Ben hiç böylesini görmemiştim Vurdun kanıma girdin itirazım var Sımsıcak bir merhaba diyecektim Başımı usulca dizine koyacaktım Dört gün dört gece susacaktım Yağmur sönecekti yanacaktı Sameland seferden dönecekti Duvardaki saat duracaktı Kalbim kendiliğinden duracaktı Ben hiç böylesini görmemiştim Vurdun kanıma girdin itirazım var Emperyal Oteli'nde bu sonbahar Bu camların nokta nokta hüznü Bu bizim berhava olmuşluğumuz Bir nokta bir hat kalmışlığımız Bu rezil bu çarşamba günü İntihar etmiş kötümser yapraklar Öksürüklü aksırıklı bu takvim Ben hiç böylesini görmemiştim Vurdun kanıma girdin itirazım var Sesleri liman sislerinde boğulur Gemiler yorgun ve uykuludur Sabahtır saat beş buçuktur Sen kollarımın arasındasın Onlar gibi değilsin sen başkasın Bu senin gözlerin gibisi yoktur Adamın rüyasına rüyasına sokulur Aklının içinde siyah bir vapur Kıvranır insaf nedir bilmez Otelin penceresinde duracaktın Şehri karanlıkta görecektin Karanlıkta yağmuru görecektin Saçların ıslanacak ıslanacaktı Kış geceleri gibi uzun uzun Tek damla gözyaşı dökmeksizin Maria Dolores ağlayacaktı İstanbul'u yağmur tutacaktı Bütün bir gün iş arayacaktım Sana bir türkü getirecektim Kulaklarımız çınlayacaktı Emperyal Oteli'nin resmini çektim Akşam saçaklarından damlıyordu Kapısında durmanı söylemiştim Yüzün zambaklara benziyordu Cumhuriyet Bahçesi'nde insanlar geziyordu Tepebaşı'ndaki küçük Yahudiler Asmalımescit'teki rum kemancı Böyle rüzgarsız kalmışlığımız Bu bizim iç çektiğimiz sancı El ele tutuşmuş geziyordu Gazeteler cinayeti yazıyordu Haliç'e bir avuç kan dökülmüştü Emperyal Oteli'nde üç gece kaldık Fazlasına paramız yetmiyordu Gözlerin gözlerimden gitmiyordu Dördüncü gece sokakta kaldık Karanlık bir türlü bitmiyordu Sirkeci Garı'nda sabahladık Bilen bilmeyen bizi ayıpladı Halbu ki kimlere kimlere başvurmadık Hiçbiri yüzümüze bakmıyordu Hiç kimse elimizden tutmuyordu Ben hiç böylesini görmemiştim Vurdun kanıma girdin kabulümsün