Ne güzel şey hatırlamak seni ölüm ve zafer haberleri içinde, hapiste Ve yaşım yaşım kırkı geçmiş iken... Ne güzel şey hatırlamak seni: Bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş elin Ve saçlarında Vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının... İçimde ikinci bir insan gibidir Seni sevmek saadeti... Parmakların ucunda kalan kokusu Sardunya yaprağının, Güneşli bir rahatlık Ve etin daveti: Kıpkızıl çizgilerle bölünmüş Sıcak, koyu bir karanlık... Yazmak sana dair, Hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek: Filanca gün, falanca yerde söylediğin söz, Kendisi değil tabi Edasındaki dünya... Ne güzel şey hatırlamak seni. Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine: Bir çekmece Bir yüzük, Ve üç metre kadar ince ipekli Dokumalıyım. Ve hemen Fırlayarak yatağımdan Penceremde demirlere yapışarak Hürriyetin sütbeyaz maviliğine Sana yazdıklarımı bağıra bağıra Okumalıyım... Ne güzel şey hatırlamak seni: ölüm, ölüm ve zafer haberleri içinde, Hapiste, hapiste Ve kırkı geçmiş iken... Ne güzel şey hatırlamak seni: ölüm ve zafer haberleri içinde.