İhtilalin nasıl, neresinden başlanmalıydı? Vatandan uzak, arap ellerinde, arkadaşlardan kopuk Makedonya'ya gitmeliydim, bu işin can damarı orada atıyordu Bir müddet sakin kalıp Selanik'teki genel kurmaya atanmalıydım Ve atandım İhtilal'in çekirdeği, bazen de kendince oluşuyordu Kendini devrimci, ihtilalci sayanlar vardı Bir elinde kılıç, bir elinde din kitapları Devrim üzerine yemin edenler Değişmesi gereken bir düzen için Değişmeyecek olan kurallar üzerine Yemin edilebilir miydi? Ama ihtilal kadrosu yavaş yavaş tanımlanıyordu Biz reformcu değildik Biz siyasal yapıyı değiştirmek istiyorduk Egemenlik kavramını değiştirmek istiyorduk Dinsel kuvvetler ise bunun tam tersine Kökten dinciler, gücünü tartışmadan değil, baskıdan Düşünce özgürlüğünden değil, kayıtsız şartsız itaatten alıyorlardı Üstelik kör itaat! Insan zekası ve uygar olabilmek Evrenin sırlarını çözemeye çalışmak Bilim, teknik ve hür düşünce yerine Kör itaat! Bizi bu hale sokan bu karanlık, bu cehalet değil miydi? Yola çıkarken, kavşak noktalarında düşüncelerimiz saydamlaşıyordu Arkadaşların çoğu müslümanlıktan din olarak değil Siyasal bir güç olarak yakınıyordu Yobazlar, gericiler, tutucular Müslümanlığın yüz karasıydı Ve bu cehalet sürdükçe Mahfolup gidecektik Bazı arkadaşlar din yerine ırk kavramını bize uygun buluyorlardı Ama sis dağıldıkça çoğunluk devrim çekirdeğinde anlaşıyorduk Başlık kendi kendine çıkıyordu Türk devrimi! Hangi devrim tek başına yapılabilirdi ki? Devrim kimin için yapılabilirdi ki? Üstelik başlayınca durmak dinlenmek yoktu artık Yanıbaşımızda, bir ihtilal daha vardı Sovyet ihtilali Bu devrim hareketi Daha başında bir pan-slavizm hareketine dönüşüyordu Buna karşılık ta turancılık Yani bütün türkleri birleştirme hayali Gine emperyalizm özlemleri Oysa, uygarlık ister istemez evrensel boyutlara doğru gidiyordu Artık uygarlıkların değil, dünya uygarlığının temelleri bize yakışırdı Siyasi görüşlerim, asker kişiliğimle bağdaşamaz hale gelmişti Yavaş yavaş kızağa alınıyordum Önce trablus'a gönderdiler Kaybedilmiş bir cephenin Yeniden kurtarılması için Ama karşımda ümmetinden bile bıkmış Şeyhler, aşiretler, kabileler, tarikatler Savaşmak için hiçbir nedeni olmayan Kaybedilecek hiçbir şeyi kalmamış topluluklar Trablus macerası ve balkan savaşı sonunda Ömrümün çoğunun geçtiği selanik bile elden çıkmıştı Istanbul hükümeti hayalperest insanların elindeydi Uyarıyordum Ama iktidar olma hırsı, onlar için her şeyin önündeydi Terfi edilmiştim, yeni bir görev gerekiyordu Ve usulca sürgüne yollandım Sofya'da ataşe milliterlik