Mesafeler Ve işkenceden bir medetti savruluşum diyar diyar Öyle bi' gafletti duyar sandım ortasında fırtınanın Söktü tenimi teninden aşılmayan mesafeler Bi' dünyaya hapistir beden Zalim acının kuludur mahkum Ama nasıl da dökülür acının lütfu dilinden Ab-ı hayat zehri derya olsa içmeyen nankördür Ey vedayı eyleyen Bir misalin içindeyim yoksun Yoksun hem de bir başıma Karanlık ve korkmuş Yağmur altı mazim Kaygılar ve nazenin bi türkü Bitimsiz bi' sürgün Kesiklerle nakışlanmış bir beden Küften ıslak redingotum Bitmeyecek sürgün Susmayacak türküm Bu sürgündür küsmeyişim İnmeyecek süngüm Susmayacak türküm Bir kendimi dinledim Bu savaşın ortasında yoktu kimsem Bir derdime içsem içsem içsem Yine dinmez öfkem Bir kendimi dinledim Bu savaşın ortasında yoktu kimsem Bir derdime içsem içsem içsem Yine dinmez öfkem Bak dinmiyor öfkem, bilmiyor ölmek derdim Mürekkep bile yazmadan sil diyor önce Sanki ahmak atan kalp bu bilmiyor öleceğini Dibine kadar içmek aşkı bilmeden ölçeğini Bak bu defter kanlı raplerle dolu pek ben Yazmak istemem artık gülmek içten hep Reçeteme gülmek istemek yaz, düşle bin kere Bir gün öylece kaybolursak söz ver küsme bizlere Çünkü düştük çok kez küskün türküler söyle susma Lütfen tüttürüp bi' güz olsun üsturupsuz hemde Görmeyen gözlerim tutuldu bak mor renge Mesafe ezberletir yüzün, yüzün aşina çok şehre Bakma kaldık kursağında şehrin Yıllarca bahsettiğim müstesna acım müstakbel yarin Nasıl akıyor zaman, olmuyor yarın Nasıl yanıyor canın ama akmıyor kanın Bir kendimi dinledim Bu savaşın ortasında yoktu kimsem Bir derdime içsem içsem içsem Yine dinmez öfkem Bir kendimi dinledim Bu savaşın ortasında yoktu kimsem Bir derdime içsem içsem içsem Yine dinmez öfkem