Ayakların yokuşların piyadesi, hangi eldesin? Açılmakta kahrın perdesi Şu tertemiz ellerinden pislik akar efendi Bağır çağır küfür kıyamet Cuma'nın ertesi Tasman öyle uzun değil, belli menzilin Geriye kaçan askerisin en kararlı mevzinin Bu ev sizin, krallığını kurup hüküm sür Ellerine kelepçe vur yapamayıp sevgisiz Camların kaderi kırılmak, biz kırıldıkça kırılmıştık Çekememişlerdi kolundan Besmeleyle başlamıştın sonundan Sorumlusun konumdan Beklenmedik günde çekileceğim yolundan Noktalar hüzün taşır bilirdin elbet En basit mevzuları dahi kenarda seyret Neye meylettiysen yok hakkın or'da kal Yokluğunda belki bilinecektir kıymet [Hook]Yine baştan dert Devir atlar hep Benim içim haşlar seni Bi de dünyaya göğsünle meylet Ayakların susuşların fedaisi Ne haldesin? (Hah) Bozamadın mı ezberi? Tel üstünde cambazın bozulmakta dengesi Cesaretin olsa çıkaracaktın dünyandan herkesi Verdiğin kararlı sözler hiç tutulmadı İçin dışına vurdu derken kendin kurdun kumpası Eskiden susardın şimdi küfür dolu kursağın Bin susuştan evla tabi kendini unutması Saçların kaderi dökülmek Biz şarap gibi dökülmüştük Bağın koptu kökünle Özünde kuytu köşe memleketli çocuksun Sanmamak zorundasın dünya dönmekte sözünle Artık hangi mutluluklar sana vaadedilsin? İçindeki yangın için sular var edilsin Sen kimsin ki küçük çocuk Sana gümüş tepsiyle hayatlar vaadedilsin