Uykusuz dokuz, gündüzüm gecem hokus pokus Sonbahar körkütük penceremde uyuşmuş lotus Negatifindeyiz yokun, var olmadık aslında hiç Dokun ben değildim insan eti bir tutam doku Başka bi bok değil hep yokuş, son volta son kuruş Bu en sonuncu kurşun Cebimde kendim için sakladığım yaşamak suskun Ölüm cevapsız suallerde saklanırdı sonsuz Masalları kuzgun misali Gecenin ardı güneş değil zifir Pek tadım yok şafak sökerken de yalnızlığımı kemirdim Genelde monolog halindedir kafamda bi' deli Ki deli silik delillerle temas halindedir Dünya benim semtim, mеvsimin en serti Hem zеmin hep derdim, hep zehir hep sensin Daimi gülümserdin, zaimisin bendin Sahibiyim kentin bu akşam Dünya benim semtim Mevsimin en serti Hem zemin hep derdim kendimle Dünya benim semtim Mevsimin en serti Hem zemin hep derdim kendimle Sonunda basit olaylar evreninde asil hatalar hatırlanan Mezopotamya mahzenine sır taşıyan katırlarımla Dünya kazan biz kepçe, tabanlarım nasır tutmuş asırlarım Kavga dövüş kaygılarımla Metroda bi ses var ansızın kulaklarımda, konuşkan fısıltısıyla Vicdan ön sızısıyla, hem oğlu hem kızıyla, dünyanın bu hızıyla Kırmızı uğultusuyla Yutkunan gırtlağı yılların tozuyla kurum kaplamış pasıyla Defnettiği lakin hiç def edemediği yasıyla (yasıyla) Yetincen azıyla Bitmeyen bi' koca kış için erzak hazırla, hayatın boyunca! Dünya benim semtim, mevsimin en serti Kan görmek derdi, varolmak fendi Yok başka rengi, pek yalın ve sahi Çığlığıyım kentin bu akşam Dünya benim semtim Mevsimin en serti Hem zemin hep derdim kendimle Dünya benim semtim Mevsimin en serti Hem zemin hep derdim kendimle