Ellerime baktım bugün Ellerime, parmaklarıma Baktım ellerimin bilgi gibi, emek gibi İnsan gibi birikmiş damarlarına Gittim bir an çocukluğumun suyu çekilmiş kıyılarına Or'da her şey hüzünlü, her şey kırık dökük Her şeyin bi' yanı gölge, her şey yarım Artık gelmeyecek suyu bekleyen birer öksüz taş anılarım O taşların güneşe bakan tarafı arkadaşlarım Geziniyorum aralarında Batıyor bazıları çıplak ayaklarıma Anlıyorum, bunlar aşklarım, ayrılıklarım Ah benim Malatya'm Arapgiri'm, Keklikpınar'ım Ayağıma batarsınız, yüreğim acır Başlar çarpıntılarım Ah anam, dayak kileri anam Resmi bi' kavganın anlaşmalı yenik neferi anam Düşün, anacı'm, anımsayacaksın Yine bi' dayak gününün öğlenden sonrasıydı Dışar'da kalmış bi' rüzgâr dövüyordu camları, kapıları Sen kapının arkasında süpürgeyle faraşın Ekmek duvarının yanında ağız ve burun deliklerin kan pınarı İlk o gün çıktım kabuğumdan Aldım pompalı gaz ocağını, patlattım kafasına Anımsadın mı ne demiştin, anacı'm? "Babaya el kalkar mı, oğul?" Aynı sözü demiştin yine Devlet için "Gözünün üstünde kaşın var" dediğimde Anacı'm, dinle Gaz ocağından sonra gün oldu, devran döndü Anladım ki ne babam seni dövdü ne ben babamı Ne sabır vardı başımızda ne gerçek düşmanımız vardı karşımızda Girmişiz birbirimize