İndim maden ocağına kara elmas diyarına Yeryüzü sıcak olsun diye dost Yıllar boyu kazma salladım suskunca bu zindanda Çocuklarım gülsün diye dost Oysa bizim evde gülen yok Yıllar boyu kazma salladım suskunca bu zindanda Çocuklarım gülsün diye dost Oysa bizim evde gülen yok Yürü derler yürü derler açlığa yürü derler Kara elmas tabut olmuş gerekirse ölün derler Günü gelir utanmadan ağlaşana gülün derler dost Yalanlara artık sabrım yok Yürü derler yürü derler açlığa yürü derler Kara elmas tabut olmuş gerekirse ölün derler Günü gelir utanmadan ağlaşana gülün derler dost Yalanlara artık sabrım yok ♪ Bugün maden ocağına kara elmas diyarına İnmedik selam olsun sana dost Ölesiye ışık hasretiyle solmuş bu yüzlere Grev grev güneş doğmuş dost Artık kaybedecek bir şey yok Ölesiye ışık hasretiyle solmuş bu yüzlere Grev grev güneş doğmuş dost Artık kaybedecek bir şey yok Yeraltında ezilenler yeryüzüne seslenirler Madenler bizim derler gerekirse ölüm derler Günü geldi grev derler Günü geldi grev derler dost Artık kaybedecek bir şey yok Yeraltında ezilenler yeryüzüne seslenirler Madenler bizim derler gerekirse ölüm derler Günü geldi grev derler Günü geldi grev derler dost Artık kaybedecek bir şey yok ♪ Yerin derinliklerinden geldiler Ellerinde susmak bilmeyen bir yeraltı güneşiyle Ne kadar diplere bastırılsa O kadar boğulmak bilmez yankısıyla yüreklerinin Ağır ağır geldiler Sonra her gün geldiler artarak geldiler Kadınları çocukları ve alkışlarıyla Yoğurt mayalar gibi geldiler Pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi Su gibi ateş gibi Her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına Yeni yollarla tanıştı ayakları Her gün yeni kabuklar çatladı Yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini Bir kent oldular sonunda Ve adını değiştirdiler ülkenin