Kaybolur hüzün içinde kalabalığın (kalabalığın, kalabalığın) Çocukluğun altın tozu Ben belaya alışkınım Ruhumda öfke var (öfke var, öfke var) Adamlığın çirkin yüzü Ellerin uzansa uzanır mısın geri bana Çok yorulduk ikimiz de biliyorsun Gitmeye alışkın yağmurlu ayakların Kırmadan devirmeden öyle gidiyorsun ♪ Ruhumun asfalt nehri herkesle mesafeli (mesafeli, mesafeli) Gençliğin gümüş tozu Yenildik zamana malesef herkes gibi Olgunluğun bakır tadı Ellerim uzansa uzanır mısın geri bana Çok yorulduk ikimiz de biliyorsun Gitmeye alışkın yağmurlu ayakların Kırmadan devirmeden öyle gidiyorsun Ellerim uzansa uzanır mısın geri bana Çok yorulduk ikimiz de biliyorsun Gitmeye alışkın yağmurlu ayakların Kırmadan devirmeden öyle gidiyorsun Ellerim uzansa uzanır mısın geri bana Çok yorulduk ikimiz de biliyorsun Gitmeye alışkın yağmurlu ayakların Kırmadan devirmeden öyle gidiyorsun