Söylenecek çok söz kalmamışsa kalabalıksa mezarlar Yüzümüze kapatıp çıkın dünyadan artık her kanın aynı rengi Korkan sizden olsun, kurşun geçmez sesimde en uzak yıldızlar var Kar sayar saçlarım, kardeşim Senin o gözlerinin matem rengi ne yapsam tenimde doğum lekesi Peki "Rüzgâr" ismin değil mi senin, sesinde yalın ölüm sesi Sen hayattasın pentekontera ben yürek perdemin önündeyim Kurtar beni pentekontera yine rıhtımdayım, önündeyim Doğacak şafakların bile batında kan gün doğdu Başaklar gibi kardeştiler kalktı kendi kardeşini boğdu Annelerinden azar işiten çocuklar Eve geç geldikleri için bu gece kâğıttan kayıklara suikastımız var! Hazin gelir yaşamak ölmekten bugün günlerden cehennem Pıhtılaşır saniyeler günlere döner sana dönmez Oturur boğazının ortasına bir yumruk gibi titretir sesini Göz bebeğimi emziren bir gaflet var bilirim Pergel kullanmadan yuvarlar umutları ağrılarım Can simidimdeki martılarım saldırırken patentine utanç tablosunun Renkleri harmanlayan argosunun rabarba abidenin kumdan paltosu Saatimi yaptılar sırdaş boyutların değebileceğin soyutların ahengi Atonal kaçamaklar, sistem dışı mahcup davetiyen Bulutların arasında kaybolan bir merdivene tırmanmaya başladı esaretim Çiseliyor zulmün damlaları, dünden hasarlıyım Yedi cihanda yasaklıyım kasvetim katran damıtır vasfından örnek verir hasmından Sevgi tutar seni miden bulanır arbede faslından sonra gelir Bir anlık sanrıların o kanlı tanrıların Takılsa peşime de kum saatini yarılarım Tütsün anılarım kaybolsun acıların Ket vuran saflara rest çeken hasta yarınlarım Anlık sanrıların o kanlı tanrıların Takılsa peşime de kum saatini yarılarım Tütsün anılarım kaybolsun acıların Ket vuran saflara rest çeken hasta yarınlarım Korktuğumuz yollar vardı masallardan Geçemezdik Dudaklarında çarpı, dudaklarında şarkı, dudaklarında çığlıklar Geçemezdik Uçurtmalardaki kargılar kardeşimizdi Güneş buğusu ve dizimizde yaralar... Kardeşimizdi Islıklar onlar da Gökyüzü kimin oyun alanı, kimin bahçesidir yeryüzü?