Anlaşılan bu hayat sıska bir fıkra Sorarım niye bunu dinlerim bıkmam Dertlerim telim olur ellerim mızrap Ve zaman buz kesip donakalır hızla Çevremde cılız, bir yudumluk hırslar Yaramıyor ne kendime ne de size kızsam Konuşmayıp tıslar, yılan gibi insan Zehirimiz susmak, bu nasıl bir lisan? Sırtüstü yatıp bunu düşününce ben Şu koskoca evrende küçülünce sen Göğüs kafesimde genişleyip ezilince dert Kanadını kana bulayan bir kuş olup da gel Düş olup da gelse güldürse beni Kurşun olup delse öldürse beni Yol olup sеrilse yere döndürsе geri Rüzgar olup esse söndürse beni Ya öldüyse ölüm, yettiyse bölün Bekledim her deliliği kendimde görüp Yüküme yük vur da yine kulağımda öt Kucağıma dökül, dudağımda tüt ♪ Ararım kolayını buldukça, zoru Yar sardıkça dolu bana, yandıkça soğur Ne zaman içim bulanır uzanır sana kolum Susarım dilin bitirir bu kirli maratonu Kuşlarla konuşurum bulutlara konup Buna doyup usanır mı canım kanat olur yüküm Uçarım uçtukça boşalırım dolup Duman olur göğe düşerim kanadım büküp Yakıp bunu düşününce ben Şu kıç kadar evrende büyüyünce sen Geçerim göçerim başka yere ben Ayıklarım yürüdüğün yolun taşlarını gel Öldürme, sarıl fazlaysa dağıt Bekledim her deliliği kendimde sanıp Yüküme yük vur da yine kulağımda öt Kucağıma dökül, dudağımda tüt