Herkese günaydın, senin günün batsın Bir çayla toparlarım ben Başını kaldır, yaşattıklarına bak! Kıyamayıp dallarından Aşk'ı koparmamışken Kıyıldım da kıymadım Ağaçlar ayaklandı, geliverdi yapraklar dile Kırıldım da kırmadım Çünkü; gözümde değerliydi bardaklar bile Aşk'ın vücut bulmuş biçimi sendin Ayaklarının altına içimi serdim Aşk'ı demlik demlik içiverendim İşime gelmiyordun, içime geldin Organlarım şerefine bir türkü yardırır Çıkma sebebisin içimde büyük bir yangının Terk ettiğin gün diyarımı Hıfzettim Aşk'ın külliyatını Zihnimi yordun, olsun Gidişinle koca bir baharı solduruyorsun Kim vurduya gittim öldüm, olsun Gidişinle koskoca Güneş'i söndürüyorsun Gitme ki; tüm kainat neşelensin Görüyorsun tökezliyor bu beşer sensiz Neşeli değil artık ne Kamer'im ne de Şems'im Ne güzel gülüyorsun, ne de şensin Herkese benden çay, sana acı kahve Peki nasıl doyacak canım, şu 'sana' acıkan ben? Halimi görse, acır annem Bırakıp gidecek misin beni bu kaçık halde? Benden ne umuyorsun ki? Gözünde ya şerefsizdim ya dallama Allah aşkına, neyimi umursuyorsun ki? Kızım senin çayın bile sallama Aşk dediğin ehli olmaktır Hıfzetmektir edep, namus, ar sanatını Üstüne geçirdim gönlümün arsalarını Aşk değil de bir açık çayın varsa alırım Gecelerime taş attın yâr Sevin, yudumluyorum Ay'sız kahvemi Bana böyle bir gece yaşattın ya Allah belanı versin de çaysız kal hemi Aşk dediğin öyle zordu ki Kim bilir belki de yaşamamıştır binde birini gönlüm Bazı geceler oldu ki İnanır mısın, demliğin dibini gördüm Seni sevmemden ötürü Munafıklar tarafından kurban seçilmişim Paramparça olmuşum, dört bir yana saçılmışım İçime kapandıkça sana açılmışım Sana açıldıkça gözlerine kilitlenmişim Seccademle gözlerinin arasında Takriben altı sene gidip gelmişim Dua ve çaydır dilin dervişi Evvelden cahillerin cahiliydim Meğersem Aşk'ın nuruyla ilimlenmişim Bilirsin beni Ne içimden sen eksik olur Ne dilimden şiir Ne elimden dua...