Gidecek başka yerim, çalacak başka kapım yok da... Allah'ım sensin tek dayanak noktam Tutmazsan tüm yıldızlar kayacak gökten Zemin yüzü hayli yorgun, nebatat şokta! Sonbaharın yüklediği bir yorgunluk var Kâinat bunu kaldıracak olgunlukta 4,5 milyar yaşında ayakta zordur durmak Sanırım korkum bundan... Bir gün yırtılacak dünyamızın tapusu Ve aralanacak başka bir âlemin kapısı... İnanmazsan baharda zemine bak Ölmüş ağaçlar birden nasıl diriliyor, gör! Başını kaldır! Kendini tanıttırmak isteyen faal ve kudretli bir zâtın harika işlerine bak! Sen başıboş olmadığın gibi, bu hâdiselerde başıboş olamazlar... Denizin dibindeki bütün hazinelerde O'nun Semâvat Rabbanî kasidelerle dolu Güneş'i doğduran da, dünyayı döndüren de Seni bendenize nasip eden de O'dur! Bir bakışla geceyi haklayışın... Gözlerin dururken israftır, yakma ışık! Her nakış bedâhatle gösterirken nakkâşını Ben nasıl olur da kapından uzaklaşırım? Bana düşen çalmak, açmak sana kalmış... Duâlar sığınabileceğim tek barakammış Ha gayret! Vuslata bir namazlık ara kalmış Bana düşeni yaptım, gerisi sana kalmış... Şu kudsî daveti ne için tınlamazsın? Sanat sanatkârsız olmaz, kul namazsız! Aksi halde kul olduğunu da anlamazsın! Yıldızlar adedince derde giriftar olursun! Başıma ne gelirse müstehaktır! Umum mevcudat şu halime gülse, haktır! Düştüğüm şu maskaralık vaziyetinden Bir çıkış yolunu bulmak ister aklım Ama ne mümkün çıkış yolu yoktur artık! Aczini anlar ve Rabb'ine yol tutarsın... Senden kaçıp gene sana geldim, affet! Çünkü; sen "Ol!" deyince olduransın Kalpleri birbirine ısındıransın Kalbimi birliğine ısındır, ansın! Dahil olmadığın muhabbete kısırdır ağzım Bunlar da bir kulunun huzur duâsı...