Gece susmasını bilseydi ben hiç konuşur muydum Yaralarım azmasaydı hatıralarım canlanmasaydı ve senin bir selamın gelseydi ben hiç çıldırır mıydım Duvarlar üstüme üstüme geliyor yazdığım her sözcük kalbimden hesap soruyor Hiçbir savunma biçimi gecenin görkemli saltanatını mum kadar aydınlatamıyor Ve ben siyaha koşuyorum ama siyah konuşmuyor Unutulmuş bir sokağın gece lambası bile değilim Sokak köpeklerinin ulumaları iliklerime geçiyor Korkmak Yok hayır Değil korkmak bu bu sadece yangının siyaha geçmesi siyahın yangına sönmesi İçinde hiçbir umut barındırmayan bir adamın üzgün bestesi Sahibi olamadığım yıllarımın boynunda tasmalar ki tutsak eder sen gittikten sonra da beni Bir adım dahi kıpırdayamam ve camlar kırılır faili kaçak kalanı kör ışıklarda masum ben Ama o işte masum ben şimdi parmaklıklar ardında Haksızlık sonuna kadar ömrümü demliyor Ömrüm ki sana mahkum sana tutsak bir sana bir iki sözüne muhtaç Aşıklar düşüyor bu şehirde birer ikişer ve her akşam ve her sabah aşıklar ölüyor bu şehirde Elimden bir şey gelmiyor Tutunamıyorum ne kendime ne kendimi geçen gölgeme yaslanamıyorum Ölümler bir sabah bir akşam beklemiyor bu şehirde Umutlar sen gittiğinden beri küs kalmışlar öyle ki Yalvarsan yakarsan boş öyle ki umutlar düş olmuşlar uyurgezer bedenime Ve her defasında bir uçurumun kenarındayım düşmekteyim her defasında Tutarsınlara kurduğum beklemelerim umutlarımı küs saymışlar Dedim ya gece susmasını bilseydi ben hiç konuşur muydum Ben şimdi parmaklıklar ardında Ben şimdi sana tutsak bu zindanda Tutunamadım ne kendime ne de sana Yalan ömrüm bir uçurum kenarında Ben şimdi parmaklıklar ardında Ben şimdi sana tutsak bu zindanda Tutunamadım ne kendime ne de sana Yalan ömrüm bir uçurum kenarında Aa aa a a a aaaa aa Aa aa a a a aaaa aa Aa aa a a a aaaa aa